24 Haziran 2008 Salı

Tam da Hazırlanmışken

İnsanlarda bıraktığım ilk izlenimin ne olduğunu hep merak etmişimdir. Çünkü insanların birbirine olan tepkilerini çoğunlukla ilk izlenimlerine bağlı kalarak gösterdiklerine inanmışımdır.
Bu düşünceme binaen kendi üzerimde belli çıkarımlarım var elbette. Tıpkı ergenliğimdeki gibi kendimi arayışım devam etmekte olduğundan (En azından bunu itiraf edebiliyorum. Etraftaki ,afedersiniz, eşşek kadar ergenlerin yanında hiç sırıtmadığımı da belirtmek isterim.) kafamı biraz fazlaca olarak yorduğum çıkarımlarımı ancak tamamlayabildim. Saymaya başlayayım isterseniz.

Arkadaşlarım benim her daim müsait, boş, beleş, bir geyik insanı olduğumu düşünüyor. Bu konuda kimi zaman haklı olmaları bir yana "her zaman" bana bu muameleyi yapmaları ilginç. Zira benim de zamanımı harcayacak kimi aktivitelerim olabilir. Nitekim oluyor da. Bu gafletin, bu cehaletin bir örneğini vermek gerekirse:

(Olması gereken. -:ben +: arkadaş)

-Alo.
+Naber abi?
-İyiyim canım sen nasılsın?
+İyidir. Ya ben sana uğramayı düşünüyordum. Müsait misin?
-Ya abi benim sınavım var yarın. Çok fazla da çalışamadım. Bugünüm tamamen dolu.
+Aa.. Tamamdır kolay gelsin kardeşim.
-Başka zaman, boş olduğumuzda buluşuruz. Hatta sizin evde rakı bilem yaparız eheh. (Yüzsüz mode on.)
+Tamam abi haberleşiriz. Hadi başarılar sana.
-Sağol kardeşim.


(Çoğunlukla başıma gelen. -:ben +: arkadaş *: başka bir arkadaş.)

(Mekan msn.)

*Abi seni "+" aramış.
-Biliyorum kontorum yok ama. Cevab veremedim.
*Sana gelecekmiş.
-Sebep?
*Ne bileyim lan! Özlemiştir heralde.
-Gelsin ne diyelim. Bari gelirken börek mörek birşeyler kapsın öyle söyle.(Burada bir bypass vaziyeti var tabi. Bana sorulmuyor. Varsayılan cevabım evet. Buna da değineceğim.)

(5 dakika sonra telefon.)

+Çay koy! (Emir kipinden de belli olduğu üzere poğaça - börek ikilisi alınmış. Dikkatinizi çekerim.)
-Tamam.

Aslında bu tavrı bizzat ben yarattım. Küçüklüğümden beri ders çalışmak, sorumluluk sahibi olmak minimal düzeyde olduğu için, şimdi bu özelliğin halihazırda üstüme yapışması normal. Ama nereye kadar güzel kardeşlerim? Sorarım size. Bir gün düşündünüz mü ben neden gelirken sizi arıyorum ?

Kimi olayları önemsememeye çalışırım. Zaten iyi kötü yaşantımızın içine abuk sabuk tartışmaları sokuşturmayı sevmem. Bu da beni mutlak olarak hiçbir şeyi kafasına takmayan "ipimle kuşağım..." mottosuyla yaşayan biri gibi gösterir ki bu da bana iç mekanda " bir sürü angaryanın potansiyel yüklenicisi" sıfatını getirir. Aha da örnek:

(İç mekanımız ev. Söz konusu iş de bulaşık. "-" yine ben. "+" başka bir arkadaş. Ev olayında iş bölümününden de bahsedeyim isterseniz. Basit bir şekilde bulaşık "-"ye , yemek "+" ya kalmıştır. Küçük detaylar olarak; "-" ve "+" ev içinde yapılacak iki işte de aynı becerilere sahiptirler. Bunun yanı sıra eve gelme süreleri yine yaklaşık zamanlardadır. Olayın ön incelemesini yaparsak da , bulaşıklar birikmiştir ve başka bir üçüncü kişi bizi doyurmadığı zamanlarda, ki bu çok sık olmaz , dışarıdan yemek söylenmektedir.)

İlk zamanlar (Yemeğin yapıldığı zamanlar. (erkek öğrenci düzeyi. Level 0 demek istiyorum.) ) :

+Abi bulaşıklar birikmiş. Bir el atıversen...
-Tamam abi hemen girişiyorum.

Bakınız nasıl da iş bölümü çılgın işlemekte.

Sonraki evre (Yemek yapılmadığı zamanlar. Evdeki boş pide kutuları tavana değmektedir. Bulaşık da vardır doğal olarak.) :

+Abi bulaşıklar birikmiş yine. Kokmadan şunlar bir hallet. Hadi civanım.
-Hemen hallediyorum.


Canım kardeşim ne demek hallet? Yemek yapıyor musun ? Yok. E ortalık? Benden daha az temizlediğine eminim. Şimdi ben sana yemek yap diyor muyum? Hayır. Sen yemek yapıyor musun ? O da hayır. Ne hakla sen bana şu bulaşıkları hallet civanmerdim diyorsun?
İşte burada benim yapı itibarı ile karşımdakine hissettirdiklerim devreye girmekte. Ben sürekli angaryaların adamı olarak görünürsem, eninde sonunda herkes seni öyle görmeye başlar. Herşeyi yaparsın, uğraşırsın, sonunda olması gerekeni söylediğin anda beklediğiniz cevap hemen o pırlanta gibi akıllarında ışıldayıverir.
"Allah Allah herşeyi büyütüyorsun sen de."

Büyütmüyorum. Senin, kendini merkez alan dünyanı biraz olsun karşılıklı sorumluluğa açmayı planlıyorum sevgili arkadaşım. Üşengeç olabilirim, tembel de olabilirim. Fakat birşeyleri geç yapmakla hiç yapmayıp karşındakine yıkmak arasında kaşlarım kadar kalın bir çizgi vardır.

Ayrıca insanlara yardım etmeyi severim. Bu tamamen benim seçimim olmakla birlikte kimi insanların beni " hasta bakıcı ", ders anlatıcı, tursil matik, ego mastürbasyonu aparatı vs. olarak görmeleri pek hoş değil.

Fakat her ne kadar kendi merkezimden görece uzak bir görüntü çizsem de benim varlığımın diğer merkezlerin içinde eritilmesi arkadaşlıklarımı sorgulamama neden olmakta ne yazık ki. Ve uzak olmayan bir gelecekte başka bir şehire taşınırsam geçmişe döndüğümde arkadaşlarıma ve arkadaşlığıma lanet etmek istemiyorum. (Kendime not...) Güzel zamanlarım aşkına biraz dikkat edersem hiç de fena olmayacak.

3 yorum:

Losgar dedi ki...

Şimdi bir arkadaş olarak yazayım;

-yemek vs bulaşık
evet ilk başlarda güzel işleyen sistem yavaştan sıçmaya başlamış olabilir. Bu sevgili kardeşinin işe alışma sürecini niye düşünmezsin a benim civanım :)

Bu kardeşin sana en son bulaşıklar birikti dediğinde (kokudan mutfağa girilmemektedir) sen ona kızıyorsun ama o zaten aynı hafta içerisinde 3 kere (ilki yine böyle dev gibi, faşo gibi bişi) bulaşık yıkamıştı. Bunun üzerine, üzerinden 1 haftadan fazla vakit geçtikten sonra senden bulaşıkları yıkamanı rica etti. Senin görevin olduğunu düşündüğünden değil.

Yoksa bu kardeşin çok mu mutlu oluyor sana bir şey hatırlatmaktan?
Ayrıca bugün dağ gibi bulaşığın yarısını yıkarken bu yazıyı okumamıştım. Okusam ağrıma giderdi.

Gelirken çikolata al, çay koy!

Not: Bakalım google analytics'den benim kim olduğumu bulabilecek misin? eha

tranquíl dedi ki...

aslında biraz empati herşeyi çözümlüyor çoğu zaman. biraz da sağlıklı iletişim. tamamdır. o kadar kolay mı demeyin, kelime azlığına aldanmayın, öyle basit değil o işler.

ıı dedi ki...

bay jinxed,
blogunuzda gezindiğim için afedersiniz.fakat söylemeden edemedim;
İnsanlarda bıraktığınız ilk izlenim
ile ilgili merakıznızı birazcık gidermem gerekirse,şöyleki

"cool" gözüküyorsunuz.

ardından şu geliyor:"aah ne sevimli bir kalp"

imza,bir tavşan