16 Kasım 2009 Pazartesi

Bu gece itibari ile yeni bir şey daha öğrendim. Karşı cinsin nasıl tartışmada üste çıktığını ve aslında neleri gizlemeye çalıştığını. (Gerçi neleri gizlemeye çalıştıklarını öğrenemedim ama sanırım bir şeyi gizlemekteler diye düşünüyorum.)

Mevcut teknoloji henüz sokaktaki herhangi birine olay simülasyonunu yaratma olanağı tanımadığı için parça parça açıklayacağım. Zihninizde birleştirin. Parçaları oturtun. Uyarıyorum. Bu benim keşfim değildir. Bilakis bunu en son idrak eden benimdir muhtemelen. O yüzden denyo damgası yemek istemiyorum durduk yere. Uyardım benden geçti.

Faz 1:

Karşı cinsle tartışmanızda sizin adınıza olumlu gelişmeler olmaktadır. Bir yandan argümanınızı verdiğiniz örneklerle güçlendirirken, öbür yandan da karşınızdakini sıkıştırmaktasınızdır. Zafer sizindir. Mantık düzleminde olduğunuza inanırsınız ve bu heyecanla konuşmaya devam edersiniz. Siz heyecan içinde konuşmaya, çürütmeye, akın akın gelmeye devam ederken bir anda atom bombasını alnının çatına yiyen Japon milleti gibi teslim bayrağı çekmeye zorlanırsınız. Nasıl mı?
+ Bana bağırma!
Hadi bakalım açıklayın. Artık üstünlük karşı tarafa geçmiştir zira sizi savaş alanından alıp başka mecralara çekmiştir. Kurtulmaya çalışırsınız. (Bence bu fazda tartışmayı tamamlamak en iyisi olur. Beyaz bayrak güzel, beyaz bayrak datlı.)

Faz 2:

Tartışmanın ilerlediği yönün tehlikelerinden habersiz olduğunuzu varsayarak devam ediyorum. Bu durumda siz çırpınırsınız çünkü karşı taraf blitzkrieg'e başlamıştır. Beklemediğiniz yerden tartışmaya devam etmektedir. Bu kısımda sizin aslında ne kadar bencil, sıkıcı vs. (opsiyonel burası, tamamen hayalgücü) oluşunuzdan dem vurup, neden onu hedehodode sildiğinizden çıkacaktır.(hedehodoyü de herhangi bir paylaşım platformu, sanal sosyallik aparatları olarak algılayın. Bu sitelere gereğinden fazla kıymet verildiğini düşündüğümden bu örneği verdim. Silmemiş olabilirsiniz bu arada. Başka bir konuyu oraya monte etseniz de gidişat değişmeyecek. Merak etmeyin. )
Bir anda canhıraş kendinizi savunma halinde bulursunuz. "Run for your life!" diyen içgüdüleriniz sesini yükseltirken siz de kendinizi savunma halinde gerçekten sesinizi yükseltmiş olarak bulursunuz.
Başlangıçta tartıştığınız konudan eser yok değil mi? Geçmiş olsun.

Faz 3:

Burada ise mantıktan, tartışmadan eser kalmamıştır. Ortamın rengi değişmiş, adeta Dresden'e donmüştür. Siz duvarla konuştuğunuzu hissedersiniz. Karşı taraf da sizin sürekli saçmaladığınızdan, çocuk gibi olduğunuzdan, büyümeniz gerektiğinden bahsederek iyice ezmeye çalışır. Baştaki konuya dönseniz de faydası kalmamış, elli kere anlatacak olsanız bile anlamayan bir canavarla başbaşa kalmışsınızdır. Blitzkrieg bitmiştir.

İşte bu nokta kaçabilmek için en uygun noktadır. Zira burada karşı cinsin bir şey sakladığını anlayabilmek çok kolaydır. Kaçarsınız. Kurtulursunuz. Rahat edersiniz. Baştan söyleyeyim. Tutun ki kaçmadınız. Gerçekleri, bağlarınızı kopartmadan görmeniz imkansız onu da söyleyeyim. Çünkü erkeklerin aksine kadınlar muhteşem yalancılardır. İsterseler annelerinin nurtopu, babalarının Abdülcanbaz olduğunu tüm dünyaya yutturur, bizle dalga geçerler üstüne de.

Eğer bu üç fazı geçtiyseniz, karşınızdaki kim olursa olsun ilişkinizi kesiniz. Çünkü bu kadar iyi yalancıların bu kadar ortalığı tozu dumana katmaları hayra alamet değildir. Bir kere yediniz diyelim, bir ikincisini yemeyin. Çünkü ilkiyle aynı şeyi yapsalar bile siz olaya sıfırdan yaklaşacağınızdan bağı çok geç kurarsınız. Sonra ahlanıp vahlanmayın. Ucuz kurtulduğnuzu düşünüp mutlu olun.

Hiç yorum yok: